Yapay zekayı kullanarak birçok sanatsal çalışmaya imza atan 28 yaşındaki Beyza Doğuç, “Yapay zekanın ürettiği sanat doğrudan insanın sanatında olmamalı. Bir araç gibi onu kullanmalıyız ve sanatçının kendini geliştirmesinde bence bir asistan görevinde olmalı.” dedi.
Yapay zeka içeren projeler ve eserlerine yansıttığı yeniliklerle dikkati çeken Doğuç, kendi besteleri ve şarkılarını YouTube kanalından dinleyicilerin beğenisine sunuyor.
Ankara Üniversitesi Gazetecilik Bölümünü bitiren Doğuç’un yapay zeka ve yazılımla hazırladığı 30’dan fazla şarkısı bulunuyor. Doğuç, küçük yaşlardan itibaren kendi şiirlerini, hikayelerini ve bestelerini yazıyor ve videolar eşliğinde kendi sosyal medya hesaplarından yayınlıyor.
Yapay zeka ile podcast yayını da yapan Doğuç, son olarak kurgusunu ve evrenini kendi oluşturduğu, ana karakterlerinden birini ise yapay zekanın yönlendirmesiyle “Koda” isimli bir roman kaleme aldı.
Teknolojiyle edebiyatın bir araya geldiği kitaba ve yapay zekayla yaptığı çalışmalara ilişkin AA muhabirine açıklamada bulunan Doğuç, üniversiteden sonra bir süre gazetecilik ve grafik tasarım üzerine çalıştığını ancak her zaman müziğin hayatında yer edindiğini söyledi.
“Rüyamda gördüğüm enstrümanı 3D ile modelledim”
Beyza Doğuç, 14 yaşında ilk romanını internette yayınladığını belirterek, “O zamandan itibaren yazdığım, çizdiğim, müzik yaptığım, teknolojiyle ilgilendiğim bir dönemim vardı. Sonrasında sektöre giriş yapmak ve ana mesleğim olarak bunu yürütmek istedim. 5-6 yıldır aktif olarak müzik ve teknolojiyle içerik üretimi yapıyorum.” diye konuştu.
Yaptığı müziği farklı bir şekilde dinleyiciye sunmak amacıyla girişimlere başladığının altını çizen Doğuç, şu bilgileri verdi:
“Nelerden ilham alabilirim, neleri, nasıl dönüştürebilirim? sorusuyla ilgilenmeye başladım. 2-3 yıldır, ‘Orman sesi, kitap sesi ve basketbol sesiyle şarkı yapayım.’ gibi şeylerin peşindeydim. Sonra işin içine ufaktan teknolojiyi de kattım. Yazılım öğrenmek istedim. Yazılım çalışıp, bir müzik, beste yapan yazılım oluşturduk. Rüyamda gördüğüm enstrümanı da 3D ile modelledim. Yapay zekanın günümüzde artan kullanımı da benim dikkatimi çok çekti. İlk ChatGPT çıktığında ‘Bu nasıl bir şey?’ diye doğrudan kullanınca, artık sanatımda da yer etmeye başladı. Bu kadar aktif kullanmam da çok keyif aldığımdan oldu.”
Doğuç, çok farklı konseptlerde bir şeyler yapmaya çalıştığını ifade ederek, “Aslında hepsinin temellerini öğrenip, kendimi geliştirmek amacım. Mesela klasik eserleri uyarladığım 3 tane şarkım vardı. Mozart ve Beethoven’ın eserlerini modern şekilde yorumladım. Bu çalışmanın yapım süreci kitapla aynı döneme denk geldiğinden kitaptaki o karakterler sanki o şarkıları yapmış ve söylemiş gibi yer ediyor. Slow şarkılarım da var. Birçok türde aslında zengin bir (şarkı) kütüphanem var.” dedi.
“Yapay zekanın sanatçının yerine geçmemesini amaçlıyorum”
Yaptığı çalışmalar karşısında genelde yapıcı eleştiriler geldiğini aktaran Doğuç, “Yapay zekanın sanatta kullanımındaki yeri, sanatçıyla ne şekil alışveriş içerisinde olacak, bu merak edilen bir konu. Benim de amacım aslında yapay zekayı kullanırken, yapay zekanın sanatçının yerine geçmemesi. Yapay zekanın ürettiği sanat, doğrudan insanın sanatında olmamalı. Bir araç gibi onu kullanmalıyız ve sanatçının kendini geliştirmesinde bence bir asistan görevinde olmalı. Bunu göstermeye çalıştığım için beni takip eden insanlarla iyi bir iletişimimiz var. Karşılıklı fikir alışverişinde bulunarak ilerliyoruz.” değerlendirmesini yaptı.
Beyza Doğuç, yapay zekayla çalışma sürecine ilişkin de şunları kaydetti:
“Daima ürettiğim şeyin en temelinde ben oluyorum. Yapay zekaya ‘Sen bu şarkıyı yap.’ değil de mesela ‘Ben böyle bir şarkı yapacağım. Bunun için bana ne lazım?’ diyorum. Renklere yaptığım bir şarkı serisi vardı. Kırmızı renk geçmişte nasıl kullanılmış? Hangi sembolik anlamlarda kullanılmış? Yapay zekayı bunu araştırmakla görevlendirip, şarkıyı ben yaptığımda hep daha iyi bir sonuç ortaya çıkıyor. Bazen önümüzde yapay zeka olunca ‘O yapıversin işte’ gibi bir alışkanlık insanlara geliyor olabilir ama onun yaptığı şey daima benimkinden daha az ruha sahip olduğundan kendi özgünlüğümü yansıtmıyor. O yüzden yapay zekayı hep ikinci planda tutmaya çalışıyorum.”
Yapay zekaya iyi bir Türkçe şarkı nasıl yazılır? ve Türk kültüründeki duygular ve düşünceler sanatı nasıl etkiler? gibi sorular sorduğunu dile getiren genç müzisyen, “Dikkatini bir noktaya çekiyorum ki, istediğim yönde cevaplar verebilsin. Ayrıca yapay zekayı kullanırken bir hata yaptığında ona, ‘Bu iyi olmadı.’, ‘Hayır.’ dediğimizde motivasyonunun düşmesi söz konusu. Aslında bir kod yığını yapay zeka ve ona ‘Hayır bu iyi değil.’, ‘Doğru değil.’ dersek, o da ‘bir hata yaptım’ deyip tamamen yaptığı şeyi yanlış olarak kodluyor. O yüzden ona ‘Şu tarafı güzel olmuş. Bunu biraz daha geliştirelim.’ gibi yaklaşmak daha önemli. Yapay zeka kullanmak da aslında başlı başına bir sanat.” ifadelerini kullandı.
“Yapay zekayı araç olacak şekilde kullanmamız lazım”
İthaki Yayınlarından çıkan yapay zeka ile kaleme aldığı “Koda” kitabına da değinen Doğuç, şunları aktardı:
“Küçüklüğümden beri yazıyorum. Kitap yazmak aklımda vardı ama aslında yapay zeka bir karakteri yönetse, ben kitabın kalan kısmını yazsam, bir karakterin konuşma sırası geldiğinde o yapay zeka yönetiminde olsa, ortaya nasıl bir şey çıkar? sorusunu merak ettim. Oturup, sürekli yapay zekayı kullanırken bu tarz oyunlar da oynuyordum. Sonrasında bunun insanlara sunulmaya değer bir şey olduğunu düşündüm. Koda kitabımda önce evreni oluşturdum. Sonra hangi karakteri yapay zeka yönetmeli, onun yönetmesi neden anlamlı olmalı diye düşündüm. Yapay zekaya ‘Ben bir hikaye yazacağım, sen bu karakter olacaksın.’ dedim. Sonrasında böyle bir kitap çıktı. Geçen yıl ocak ayında yazmaya başladım. O dönem ChatGPT 3 vardı, 4’ü yoktu ve karakterimi 3 ile yazmaya başladım. ChatGPT 4 çıktığında da geçiş yaptık. Bu da karakterin gelişimi açısından çok anlamlı oldu. Çünkü kitapta da göreceksiniz orada önemli bir karakter gelişimi var. Daha bilinçlenmiş gibi. Bir yıl içerisinde de süreç tamamlandı.”
Doğuç, yapay zekanın edebiyata el atması konusunda insanların tedirginliği olduğuna işaret ederek, “Kitapları yapay zeka yazarsa o zaman yazarlar ne olacak ya da bir yazarın kitaptaki sanatının yapay zeka ile yer değiştirmesi nasıl bir sonuç verecek? Bu önemli bir tartışma konusu. Ben de bu konuya dikkat çekmek istedim. Her şeyi yapay zekaya bırakarak yapmamalıyız. Yavaş yavaş yapay zeka hayatımızın her yerinde yer almaya başladı. Bizim yapay zekayı yönlendirmemiz ve sanatçı olarak yer almamız, yapay zekayı araç olarak kullanmamız lazım. Bunu göstermeye çalışıyorum.” açıklamasını yaptı.
“Sen ne kadar iyi yönlendirirsen, o kadar iyi cevap veriyor”
Kendi yapay zekasını tasarlama hedefinde olduğuna dikkati çeken Doğuç, “Yaptığım bir şarkı yazılımı vardı. Onu tamamen yapay zekaya entegre etmeyi planlıyorum. Beyza Doğuç’un bir yapay zekası olsun ve benim adıma bir şeyler yapsın ya da benim asistan olarak kullandığım bir yapay zeka oluşturayım ve onu insanlarla paylaşabileyim. Benim asistanım insanlara da yardımcı olsun gibi planlarımız var.” dedi.
Doğuç, yapay zeka kullanımı konusunda tavsiyelerde bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yapay zekayı kullandıkça, onunla iletişim kurdukça işinize yaradığını, ne şekilde kullanabileceğimizi görüyoruz. O yüzden bir gün oturup bir anda istediğimiz sonucu alamayabiliriz verdiği cevaplardan. Benim en çok karşılaştığım şey, başına oturup bir soru sorup bu iyi yapmıyor ki deyip kalkmak oluyor. Aslında orada sen ne kadar iyi yönlendirirsen, o kadar iyi cevap veriyor. Yapay zekayı iki yıldır aktif olarak kullanıyorum ve iletişimim çok gelişti. Yani sadece yapay zekayla benim istediğim cevapları versin diye konuştukça insanlarla nasıl iletişim kurmam gerektiğini, kendimi nasıl ifade etmem gerektiğini öğrenmiş oldum. Yapay zekayı kullanmanın böyle bir inceliği de var.”