Yılmaz Özdil’in ameliyat sonrası kime teşekkür etti

“`html

ERTUĞRUL ÖZKÖK

YILMAZ ÖZDİL’İN AMELİYAT SONRASI TEŞEKKÜRÜ

Bugün sizinle paylaşmak istediğim konuydu.
“Son 48 saate damgasını vuran insan manzaraları” şeklinde bir başlıkla başlamıştım.
Türkiye’de ve dünya genelinde yaşanan o kadar çok ilginç olay var ki, her birini tek tek dile getirmek istedim.
Fakat adalet ve siyaset anlayışındaki kötüleşme, içimde derin bir boşluk hissettirdi.
Artık söylenecek fazla bir şey kalmadı.
Başka bir yazı anlayışı düşünmüştüm; daha çok bir kolaj gibi…
Ancak bu sefer daha insani bir hikayeyi anlatmaya karar verdim.

YILMAZ ÖZDİL’İN BEŞ DAMAR HASTALIĞINI ANLAMASI

Geçtiğimiz gün Yılmaz Özdil, YouTube üzerinden bir video paylaştı.
Bu video, Türkiye’de herkesin izlemeye değer bulacağı bir içerik.
Yılmaz, geçen hafta ciddi bir kalp krizi riski yaşadı.
Bu video kayıtında, başından geçenleri ve yaşadığı sıkıntıları kapsamlı bir şekilde paylaştı.
İzlerken hayretle, aynı zamanda ibretle doluydum.
Videoyu izleme fırsatınız olmadıysa kısaca özetleyeyim.

MİDE AĞRISI NEDENİYLE HANGİ HASTANEYE GİTMELİ?

Her şey, Yılmaz’ın midesindeki yanma şikayetiyle başladı.
Göğsünde veya kolunda herhangi bir ağrı hissetmemişti.
Yanma iki gün boyunca sürdü.
Sonunda eşi Hülya ve kızı, ne yapıp edip hastaneye gitmesi gerektiğini söyledi.
Ancak Yılmaz, kardiyoloji bölümüne değil, gastroenteroloji bölümüne gitti.
Orada dövmeli genç bir doktor muayenesinin ardından, “Ailenizde kalp hastası var mı?” diye sordu.

KAPALI BEŞ DAMARLA DOKTORA YALAN SÖYLEDİM

Yılmaz, “Hayır, yok” şeklinde yanıt verdi.
Ancak eşi dayanamayarak müdahale etti ve “Yılmaz nasıl olmaz, senin baban ve amcan hep kalp krizi geçirmişlerdi” dedi.
Genç gastroenterolog, Yılmaz’a EKO testi yaptırmaya karar verdi.
Sonuçlar geldiğinde, hemen bir kardiyolog çağrıldı.
Sonuçlar korkutucuydu: Ana LAD damarı tamamen kapanmış, diğer iki damar ise %98 derecesinde kapalıydı.
Kısacası, Yılmaz Özdil, büyük bir tehlikeyi kıl payı atlatmış oldu.

KONTROL İÇİN NEDEN GİTMEDİM?

Yılmaz, konuşma esnasında herkese “Lütfen, benim gibi yapmayın; düzenli sağlık kontrollerinizi yaptırın” çağrısında bulundu.
Peki, kendisi neden doktora gitmemişti?
Düşünsenize, ailede hem baba hem de amca genç yaşta kalp krizi geçirmiş.
Siz 60 yaşınıza gelmişsiniz.
İki gündür süren bir mide yanmanız var.
Üstelik basın sektöründe çalışıyorsunuz, yani stresli bir işiniz var; buna rağmen doktora gitmiyorsunuz… Neden?

BİR İZMİRLİ NEDEN DOKTORA GİTMEYİ SEÇMEDİ?

Dün Yılmaz’ı aradım, sesi oldukça iyiydi, morali de yüksekti.
Biraz sohbet ettik.
Yayınında doktora gitmemesinin nedenini açıkladı ama ben yine de sordum.
Kendisi psikolojik bir teşhis koymuş bu duruma:

İZMİRLİYİM, HER GÜN BOYOZ VE RAKI KEYFİ YAPMAK İSTİYORUM

Yılmaz Özdil, şöyle dile getirdi:
“Çünkü eğer bir şey bulurlarsa, o alışkanlıklarımdan vazgeçmem gerekecekti.
Düşünsene, her gün rakısını içiyorum; İzmir’e gidip geliyorum, günde altı boyoz yemek istiyorum.
Bunlardan feragat etmem gerektiği düşüncesi beni sürekli ertelemeye yöneltti.”
Bunu anlıyorum, bir de kendini bırakma korkusu mevcut.

STENT TAKILDIKTAN SONRAKİ İLK SORUSU

Operasyonlar sonrasında doktoruna sorduğu ilk soru, “Akşamları rakı içmeye devam edebilir miyim?” olur.
Doktoru da “Bir şartla: Çok az ve kontrollü” demiş.
Böyle bir soruyu ben de her ziyarette doktorum Prof. Melih Us’a soruyorum:
“Saat 18:00’de caz müziği eşliğinde bir duble viski içmeme izin var mı?”
Şanslıyım ki, hep olumlu yanıt alıyorum.
Lütfen bu videoyu izleyin; bence ders olarak işlenebilecek bir içerik.

HASTANEYE GELEN İLGİ

Yılmaz Özdil’in hastalık sürecine dair paylaşacağım başka bir sahne de oldukça ilginç.
Bu sahne, herkesin dikkatini çekmeli.
Özdil, yayının sonunda kendisini arayan binlerce insana teşekkür etti ve bazı isimleri saydı.
Bu isimlerden biri bana çok sürpriz oldu.

İLETİŞİM BAŞKANI FAHRETTİN ALTUN HASTANEDEYDİ

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, bir muavinini hastaneye göndererek geçmiş olsun dileklerini iletmiş.
Bu durumu duyduğumda gerçekten şaşırdım.
Gazetecilerin genellikle polarize olduğu bir ortamda, böyle bir adım atılmış olması dikkat çekiciydi.
Bu tutum beni oldukça etkiledi.

HASTANEDE BİREYSEL DESTEK SUNMUŞLAR

Fahrettin Altun’un bir temsilcisi, Yılmaz’a geçmiş olsun dileklerini iletmiş ve ihtiyaç olması durumunda her türlü yardıma hazır olduklarını belirtmiş.
Ayrıca Acıbadem Hastanesi’nin yetkilileriyle de görüşüp destek sunmuşlar.
Gelen yardımcı ayrılırken, hem kendi kartını hem de Fahrettin Altun’un kişisel numarasını bırakmış.
Bu tür bir yaklaşımı takdir ediyorum; umarım bu tutum, devlet ve siyaset anlayışının birçok alanına yayılır.

YAZAR HASTA YATAĞINDAN TEŞEKKÜR EDİYOR

Yılmaz Özdil’in teşekkür ettiği kişilerden biri de Aydın Doğan’dı.
“Eski patronum” diye hitap etti ve ona teşekkür etti.
Çünkü Aydın Bey, operasyon sürecinde Yılmaz’ın eşi Hülya’yı arayarak geçmiş olsun dileklerini iletmiş ve yardımcı olabileceğini söylemiş.
Bu, Türk medyasında sıkça karşılaşmadığımız bir durum.

SEDAT PEKER’İN DESTEĞİ

Bir diğer dikkat çekici isim ise Sedat Peker.
Özdil, ona da teşekkür ederek, bu durumun bazen yadırgatıcı olabileceğini kabul etti.
Ancak onun araması, Yılmaz’ın da açıklaması oldukça anlamlıydı.
Çünkü bazı insani anların, nefretten uzak kalması gerekiyor.

DEMİREL İNSANLIĞI KİMSEYE AYIRMAZDI

Bu tür anları en iyi bilenlerden biri de merhum Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di.
Onun insanlık anlayışında, kin ve öfkenin yeri yoktu; bu tür durumların ilk arayanı o olurdu.
Hayatımda, bayram kutlamaları dahil, ilk tebrik mesajını Demirel’den almıştım.

HASTALIK VE ENFALABOZ AYRIMI YAPMAMAK

Rahmetli Cumhurbaşkanımız, “Senin cenazen, benim cenazem” ayrımını ortadan kaldıran bir anlayışa sahipti.
Hasta, kaza veya acı durumlarında partizanlık yapılmamalıdır.
Ben bu teşekkür bölümünü tüm siyasilerin izlemelerini isterim.
Bu videoda birçok ders ve cesaret var.
Yılmaz’a geçmiş olsun, teşekkürler ve tebrikler.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir